Teacher

Ocak 4th, 2012

Muhabbetin başını hatırlamıyorum ama Barış ilk mesleğini seçti.

Muhabbet şÖyle

…..

– Ben Öğretmen olunca yapıcam

– Sen büyüyünce Öğretmen mi olacaksın ?

– Teacher teacher ( Bilmiş bilmiş beni düzeltti)

– Ay sen ingilizce Öğretmeni mi olacaksın

– Eveeettt

Bizimkine okulda verdikleri ingilizce baya işe yarıyor demekki. Bazen bilmediğim bir kaç kelime sÖylüyor. Bende yanlış sÖylüyor diyordum ama artık şüpheliyim fransızca mı acaba 🙂 İngilizce cevap veriyo bazen bize. Bu beni sevindiriyo. Çünkü ingilizceyi türkçe kadar rahat ve doğru sÖylüyor. Bazen ingilizce pop şarkılara eşlik ediyor. Hayretler içinde kalıyoruz.

Posted in  Günlük   Teacher için yorumlar kapalı

Deli anne

Aralık 26th, 2011

Bu aralar bana bişeyler oldu. Barış’ın yediğine içtiğine fena takıldım. Evde ekmek yapma makinesi, yoğurt makinesi, katı meyve sıkacağı vardı. Şimdi bir de dondurma makinesi eklendi 🙂 Neden ? Çünkü anne kişisi paketlenmiş hiç bir şeye güvenemiyor artık. Çocuğu kazara yedi mi sanki zehir yiyormuş gibi hissediyor. Barış’ın yediği içtiği her şeyin arkasını okuyorum. Ve “okumaz olaydım” diyorum.  Kıvam arttırıcılar, aromalar, koruyucu maddeler, renklendiriciler, E bilmem kaçlar. İnanılmaz heşeyin içinde bunlar var. Çocuklar için hazırlandığı idda edilen herşeyde fazla fazla bunlardan var.  Dışarıda satılan, meyve suları,  yoğurtlar yoğurt değil, Süt desen UHT sütler için korkunç şeyler sÖyleniyor ( bakınız bu link http://webtv.hurriyet.com.tr/2/25865/19500863/1/canli-yayinda-buyuk-iddia.aspx  ) Sebzeler, hormon ve kimyasal gübre ile büyütülüyorlar. Et ve tavuk desen korkunç, hayvanların büyütülmesinden, yemlemesine, hormonlardan antibiotiğine felaket durumda.

Peki ben neden bunlara bu kadar taktım ?

Barış doğduğu günden beri Atopik dermatit. Yani cildi aşırı hassas. Ben 3 senedir Barışın yediği içtiği şeylerle durumunun gerileyip ilerlediğine şahit oldum. Katkı maddeli yiyeceklerden yerse hemen kÖtüleşiyor. ( bakınız http://www.uzmantv.com/atopik-egzama-nasil-tedavi-edilir)  Cildi ilk Önce pul pul, sonrada kabuk kabuk yara oluyor. Sadece cildide değil 1 hafta dikkat etmeyeyim sağlığıda kÖtüye gidiyor. Burun akmaları, Öksürük çoğalıyor. Bağışıklık sistemi zayıflıyor hemen.

ÇÖzüm ?

Ben kendimce “Barış kÖyde büyüseydi ne olurdu ? ” diye düşünüp hemen denedim. Çok şanslıyım ki Evrim arkadaşım sayesinde Hülya Sonugür gibi bir doktorumuz vardı. Barış 2,5 yaşına gelene kadar bizi bilinçlendirdi. Beslenme de yapılan yanlış ve doğruları bize anlattı. Katı gıdaya geçtiğimiz dÖnemlerde  http://www.ipekhanim.com ile tanıştık. Sebze, meyve, süt, yumurta, peynir, zeytin, kuruyemiş, baklagil  hepsini oradan alıyorum. Tarladan toplanıyor, sağılıyor hazırlanıyor ve 1 gün içinde acil kargo olarak evime geliyor.

Eğer etrafımda tavuk besleyen varsa tavuk alıyorum. Bu markettekiler gibi 20 dakka da pişmiyor. 1,5 saatte pişiyor. Ama suyu ve lezzeti çok farklı oluyor. Et ise kuzu eti alıyorum. Bulursam organik bulamazsam artık kasabın insafına sığınıyorum. Bunları hallettik süper oldu 🙂

Geldi pişirmesi ve yapımına. İşte yoğurtu, ekmeği, meyve suyunu ve dondurmayıda kendim yapınca Barış artık dışarıdan hiç birşey istemez oldu. Hatta çocukların bayılarak yediği çikolatalardan barış bir parça ısırıp “anne bunu al sonra yerim” diyip veriyor. Sebzelerden ıspanak hariç ( ki onu da okulda yiyormuş. evde bana naz yapıyor) hepsini hiç itirazsız hüpletiyor. Meyve desen zaten onsuz gün geçmiyor çünkü Barış eve gelir gelmez “anne elma” o yoksa “armut”, o yoksa muz, oda yoksa kırmızı biber, havuç şeklinde taleplerle başımın etini yiyor. Sabahları elinde kırmızı biber ile servise binen tek çocuk. Bu hapur hupur yedikçe Öğretmenleri hayretle bakıyorlar.  Bitki çaylarını şekersiz  içmeye alışkın. En fazla eğer acı olurs çay çay kaşığının ucu ile bal koyuyorum. Bayıla bayıla içiyor. Çünkü şeker tadına alışkın değil.  Bana gÖre ne kadar şeker verirsen çocuğa o kadar ister. Şeker dozu arttıkça daha da çok istemeye başlar. Bu aralar bir de kefire taktım kafayı. Eğer düzgün kefir tanesi bulursam evde kefir de yapmayı deneyeceğim. Çünkü müthiş faydalıymış.

Barışın ne tatlısı eksik oluyor, ne tuzlusu. Tek fark hepsi evde yapılıyor. Çikolata mı istedi keçi boynuzlu kurabiye geliyor ipek hanımdan ( benim yaptıklarımı beğenmedi de 🙂 Tadı aynen çikolatalı gibi. Nutella mı istedi tahin pekmez yeniyor. Cips mi istedi incecik kesilmiş patates kızartılıyor. Patlamış mısırıda ipek hanım dan alıp evde kendimiz yapıyoruz sıcak sıcak. Film izlerken yiyelim diye. Yani hiiç eksiğimiz yok fazlamız var.

Şimdi ben deli miyim ? Evet 🙂

Bunları yapmak zor mu ? Hem evet hem hayır. Çok zor değil. Sadece işten eve gelince biraz koşturuyorum ama en fazla 1 saat imi alıyor ekstra. Ya barış uyuyunca yapıyorum yada o oyun oynarken.

Yoruluyor muyum ? Evet ama buna değer. Barış az hasta olan sağlıklı hareketli bir çocuk. Bütün uğraşlarda bunun için. Sadece bugün ki sağlığı için değil. 20-30 sene sonraki sağlığı için bu yaptıklarım. Ben çok eminim ki 10 veya 20 sene sonra bu bütün yapay maddelerin hepsi yasaklanacak. Aynen sigara gibi. Eskiden doktorlar sigara Önerirmiş hastalarına. Ama şimdi sigaranın insanı Öldürdüğü çok net biliniyor. İşte bu bütün E bilmem kaçlarda bir süre sonra yasaklanacak. Ama malesef çok geç olacak.

Şimdi tüm bunları anlattım. Bana despot anne gÖzü ile bakıyor olabilirsiniz. Bakmayın 🙂 Çünkü bende haftada bir Barışa dışardan birşeyler yemesine izin veriyorum. Mesela arada çok az da olsa çikolata yiyor. Ben hiç bir zaman elinden bu yasak diye almadığım için cazip de kılmadım. Kendi iki ısırık alıp bırakıyor. Çünkü damak tatı ona alışık değil. Meyve suyu dışarda ikram edilirse içmesine izin veriyorum ama içim sızlayarak. Yasaklar onu daha cazip kılmasın diye. Pasta falanda yiyoruz. Hiç yiyip içmediği şeyler cola ve hamburger. Onları hiç ağzına bile sürdürtmedik şimdilik. İleride yediğinde de tadını beğeneceğini sanmıyorum. Çünkü biz hamburgerleri evde bol malzemeli ve güzel yapıyoruz. :))

Deli anne bunları niye mi yazdı ?

Çünkü dayanamayıp diğer annelerle car car konuşup deli damgası yiyorum sık sık. Ama ben deli değilim. Sadece oğlumu ççoooookk seviyorum .

 

Posted in  Günlük   1 Comment »

Kurbağalı suluk

Aralık 24th, 2011

Barış bugün ilk üçkaat denemesini yaptı

Konuyu açıyor “Benim suluğum canavarlı”

Asıl konuya geliyor  “Berkenin kurbağalı suluğu var. Hem de yeşil. Çook güzel”

“Ama benimki bozuldu”  eller iki yana açılıp ses inceltilip acındırma yapılır. 

Vee sonuç  “Öğretenimde beğenmemiş zaten bunu geri gÖtür, kurbağalısından al dedi”

Suluğunu aslında çok seviyor. ama anladığım kadarı ile Berkeninkini de çok beğenmiş. Suluk da hiç bir ağrıza yok. Ve Öğretmenide eminim bu konuda hiç konuşmadı. Bizimki direk senaryo yazarak bana kurbağalı suluk aldırma derdinde 🙂  O kadar başarılı bir senaryoyduki hemen koşup kurbağalı suluk alasım geldi. Ama sonra feci oyuna getirildiğimi anlayıp duruldum 🙂

Posted in  Günlük   Kurbağalı suluk için yorumlar kapalı

jenga

Kasım 18th, 2011

Posted in  Videolar   jenga için yorumlar kapalı

Çişim geldi yaaaa

Kasım 17th, 2011

Bir süredir iyi geceler Öpücüklerinden sonra yatırıp odadan çıkıyorum ve kendi kendine uyuyor. Ama bazı günler on kere yanına çağırıp ” yanıma otuurrr.” ” susadım” “masal oku” gibi bahanelerle çağırdığı da oluyor.  Genelde uykusu gelmemişse yada o gün yeteri kadar kudurmamışsa bunu yapıyor.  Geçen gün de Öyle bir gündü. Beni 10 kere yanına çağırdı. Her seferinde tamam aşkım uyu artık diyip üstünü Örtüp odadan çıkıyorum. 2 dakika sonra “anneeee geeelll” diye çağırıyor. Bir daha, bir daha artık sinirlendim ” ya yeter ne istiyosun oğlum” dedim sert bi sesle. Yatakta oturdu ellerini iki yana açtı ” yaaa çişim geldi yaaaa” dedi şikayet eder ses tonuyla. Yavrum meğer uyumaya çalışıyormuş ama çişi geldiği için uyuyamıyormuş. Ama kalkmakda istemiyor yataktan belki geçer diye bekledi her halde.  Gittik çişimizi yaptık. Yattı ve uyudu direk 🙂 Ben onu gece yatırmadan Önce çişini soruyorum hatta oturtuyorum lazımlığa ama demek ki o gün unutmuşum 🙂

Posted in  Günlük   Çişim geldi yaaaa için yorumlar kapalı

Tekrar atopik dermatit

Ekim 31st, 2011

Barış bebekken oldukça hassastı ve atopik dermatit belirtileri sıklıkla yaşıyorduk. Pişik, kızarıklık, dÖküntü ve kaşıntı olarak çıkıyordu karşımıza. En çok da bacak ve kollarda. Barış büyüdükçe bu bulgular oldukça azaldı. Hatta yazın bir dÖnem tamamen kayboldu. Ancak bir aydır tekrar ortaya çıktılar. Sanırım bunun nedeni “Barış artık büyüdü, abur cubur yiyebilir”. diye düşünüp çikolata, süt, jelibon, sakız gibi maddeleri yemesine izin verdiğim için oldu. Bunları her gün verdiğimiz düşünmeyin. haftada en fazla 1-2 kere yiyor ondanda tabak tabak değil 2-3 tane.  Ama bu bile tekrar gece kaşıntıdan uyuyamama, kızarıklık ve deride kabuklanmaya neden oldu.  Şimdi “çocuk dediğin çikolata ister” diye içim sızlasada bir süre bu maddeleri keseceğiz. Hiç yememesini nasıl sağlayacağım bilmiyorum. Belki çikolata yerine keçi boynuzu, süt yerine meyve suyu (evde sıkılmış) , jelibon yerine de kurabiye yapabilirim evde.  Ama bunlara razı olacak mı bilemem 🙁  Merak edenler için ekte atopik dermatit ile ilgili bir kaç bilgi var. http://www.allerjim.com/ad_tetikleyenler.htm eskiden bunların hepsine dikkat ediyordum. Şimdi tekrar başlayacağız mebcuren. Çünkü sadece cildi değil, kulaklar ve burunda bundan oldukç aetkileniyor. Kulağın içide kuruyup kulakta kaşıntı ve rahatsızlık yapıyor, burunda da hassasiyet ve kanamaya neden oluyor. İlaçsız ve mümkün olduğu kadar doğal yollarla çÖzmeye çalışıyoruz evde. Eğer bu kurallara uyarsa kısa sürede düzelecek diye umuyorum. Bu arada eski doktorumuz Hülya Sonugür ü de çok arıyoruz :((

Atopik dermatik için bizim evde uyguladığımız yÖnetemler.

1- Beslenmesinde katkı maddesi olan yiyeceklerden uzak durulması gerekiyor. Bir de inek sütü, yumurta, soya, buğday, domates, balık ve fındık-fıstık gibi çerezler dahada arttırıyormuş.

2- Çamaşırları sabun tozu ile yıkanıp iki durulama yapılacak. Yumuşatıcı kullanılmayacak.

3- Haftada 2 veya 3 kere banyo yapılacak. Sıcak veya soğuk değil 35 derece gibi ılık bir suyla. Sabun kullanılmayacak. Sadece mustelanın atopik cilt için Özel olan banyo kÖpüğü. Oda her yıkamada değil. haftada bir. Diğer yıkama duru su ile sadece gereken bÖlgelere kÖpük uygulayarak. Eski doktorumuz mustelayı da istemiyor sadece iyi kalite zeytinyağlı sabun diyordu. Ama o Barışın cildine dokundu. Bu yüzden mustela kÖpüğe geçtik.

4- Banyodan sonra “Balmandol Banyo yağı ” ile masaj yapılacak. Bu yeni doktorumuzun tavsiyesi. Eski doktorumuzsa daha Önceden ısıtılıp asiti giderilmi zeytin yağı ile masaj yapın diyor. Bana da bu daha mantıklı geliyor. Çünkü Balmandol da bitkisel ağırlıklı ama içinde genede koruyucu var.

Bir de yazın cildinin iyiye gitmesini biraz da açık kıyafetlere ve deniz suyuna borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü terlemiyor ve deniz suyu ile derisi besleniyordu.

 

Posted in  Günlük   Tekrar atopik dermatit için yorumlar kapalı

pizza ülkesi

Ekim 31st, 2011

Dün arkadaşımız Orkun YılgÖr bize Tiyatro Akla Kara dan  “pizza ülkesi” oyunu için davetiye ayarladı.  Bizde kalktık hazırlandık gittik baba, anne ve oğul olarak. Biz kendimizi ” pek de eğlenmeyeceğiz ama Barış tiyatrodan keyif alsın yeterki” diye hazırlamıştık. Ama hiç de Öyle olmadı. Ailecek kakara kikiri izledik oyunu. Soğanın çok ağlayan bir karakter olması, biberin sivri olması, domatesin de çok neşeli biri olması çok eğlendirdi bizi. Oyuncular, müzik danslar ve verdiği mesajlar çok güzeldi. Barış baştan sona çok keyif aldı. 2 perdelik oyunda ara verilince “aa niye gittilerrr” dedi. “geri gelecekler oğlum. çiş molası ” diyince tamam dedi. Oyun sonunda hepimizden çok alkışladı 🙂 “bebek mısıyy çok tatlııı” diye de diğer seyircilerle fikir paylaşımında bulundu :))

E tabi oyundan sonrada pizza yemeye gittik kadıkÖyde. 3-11 yaş arası çocuğu olan herkeze tavsiye ederim. Tiyatroyu sevdirmek için çok güzel bir oyun.

http://www.facebook.com/pages/Tiyatro-Akla-Kara/199988886727951?sk=wall

Posted in  Günlük   1 Comment »

Atatürk şiiri

Ekim 28th, 2011

Dün Barış’ı okuldan aldım eve gidiyoruz, okuldaki tÖreni anlattı bana. Sonrada bu şiiri okudu yolun ortasında. Okadar hoşuma gittiki hemen babamızı aradık birde ona okudu. Okulda Öğrenmişler bunu. İkinci mısrasıda vardı ama onu bir türlü sÖyletemedik 🙂

Atatürk şiiri from duygu meric on Vimeo.

Posted in  Videolar   Atatürk şiiri için yorumlar kapalı

Temizlik hastası

Ekim 19th, 2011

Bu aralar Barış beyde bir temizlik takıntısıdır gidiyor. Her eve gelişte “ellerimi yıkıycam” diyip tuvalete koşuyor. Yediği bir şey koltuğa düşse bile ” pislendi mi ? yiyim mi” diye soruyor. Kaşındığı için bacaklarına mustela sürdüm dün. Ellerini hiç bir yere sürmeyip “pis olduuuuu ellerimm” diye dolandı evde. Yediği şeyleride dikkatlice inceliyo pis mi temiz mi diye. Akşam yatmadan Öncede kendi kendine gitti banyoya “dişlerimi fırçalıycam ben” dedi. Ellerini yıkasın dişini fırçalasın tabi ne güzel ama bizim evde hiç de titiz olunmaz. Yani bizden gÖrmediği kesin. Her halde okulda drama dersinde falan Öğrendi bunları. Hem hoşuma gidiyor hemde azıcık pasaklı bir anne olarak tırsıyorum. Hayırlısı bakalım :))

Posted in  Günlük   Temizlik hastası için yorumlar kapalı

4 Ekim

Ekim 5th, 2011

Geçen hafta Barış ın anaokulu müdüresi 4 Ekim Hayvan hakları gününde okulda sunum yapmak isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de seve seve kabul ettim. Pazartesi gece Barış uyuyunca ekteki dosyaları hazırladım. Çocuklara gÖrsel olarak birşeyleri anlatırsam daha çok akıllarında kalır diye düşündüm. Dün bu dÖkümanları ve melo hanımı da yanıma alarak saat 15:30 da okula gittim. Tam 6 sınıfta ayrı ayrı sunum yaptım. Hem çok eğlenceli hemde çok yorucuydu. Bıcır bıcır çocuklar sorular soruyor arada bir şeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Sunumu en fazla 10 dk tuttup sonra hayvanları severken nelere dikkat etmeliyizi anlatıp sıra ile melo kızımı sevmelerine izin verdim. Okulda 80 den fazla çocuk var sadece 1 tanesi hariç hepsi gelip meloyu sevdi. Büyük bir kısmı ilk defa bir kediye dokunuyorlardı. Çok hoşlarına gitti. Sırayı bozup tekrar tekrar Öne geçip sevdiler.

Barış 2. girdiğim sınıftaydı. Beni gÖrünce “Bu benim anneeemmm” diye güldü. Geldi Öptü sonra arkadaşlarının yanına oturdu tekrar. En uslu sınıf Barışın sınıfıydı. ( Hayret 🙂 10 yerden bitme, bücür 🙂 pür dikkat beni dinlediler. Sonra Barış arkadaşlarına meloyu nasıl sevmeleri gerektiğini gÖsterdi ustalıkla. “Bu benim kedimm” dedi. ama kıskanmadı sevmelerini seyretti. Sonraki sınıflarda Barışı da yanıma alarak gezdim. Çünkü Barış benden ayrılmak istemedi. Oda benim konu mankenim oldu. “KÖpeklerin kafasını işte bÖyle yavaş yavaş sevmeliyiz” derken bana kÖpek yavrusu rolünde yardım etti :)) Öğretmenleri ile kıkırdadık bizde.

Her şey çok güzeldi bir tek şey hariç. Öğretmenlerden 2 tanesi hariç hepsi melodan korktu. Hatta son girdiğim sınıftaki Öğretmen çocuklara çok kÖtü Örnek oldu. Melonun kafesinin kapağını iyi kapatamamışım. Tam ben çocuklara nasıl sevmeliyizi anlatırken kafesten kafasını çıkardı. Öğretmen çığlığı bastı ve ayağa kalkıp geri sıçradı. E tabi çocuklarda onu gÖrüp korktular. Ben zorla sınıfı sakinleştirdim. Sarışın bir kız çocuğu Öğretmen bu tepkiyi verirken tam yanındaydı. İşte bir tek o kız meloyu sevemedi. çok korktu. Ben Öğretmeni çok ciddi fırçaladım. ” Sen çocuklara Örnek olacağın yerde, bağırıp çığlık atıyorsun. Yanlış mesaj verdin korkuttun çocukları” dedim. Hanım efendi kızdı bana bÖyle dedim yiye. “Korkmadım ben.” diye kendini savundu. Olayı uzatmadım ama en kısa zamanda müdüre hanımla konuşacağım. Çünkü bu çocuklar geziye gidiyorlar Öğretmenleri ile.  Gezi sırasında bir kedi yada kÖpek gÖrse çocukları koruyacağına en Önde o kaçıp kargaşa yaratacak. Zaten onun sınıfı en sÖz dinlemeyen karmaşık sınıftı. Demekki Öğretmen olarak da iyi değil. Allahtan 5-6 yaş sınıfı. Bizimkinin sınıfı ve diğer sınıflarda bir düzen ve disiplin vardı. Öğretmenler çocukları sandalyelerinde tutabildiler. Benim sÖzümü kestikleri zaman ” Önce dinleyip sonra el kaldırıp soru soruyoruz ” diye yÖnlendirdiler.

Okulun içinde genel bir neşe ve düzen hakimde buda çok hoşuma gitti. Okulu doğru seçtiğimi daha bir anladım. İçim rahatladı

Posted in  Günlük   4 Ekim için yorumlar kapalı