Anaokuluna başladık
Kader ablamız liseye başlayacağı için artık Öğleden sonraları gelemeyecek. Ben de tek başıma hem Barış ile başedip hem ev işi yapıp hemde kendi işimi yapamayacağım için anaokuluna biraz erken yazıldık. Aslında uzmanlar 2 yaşından Önce tavsiye etmiyorlar. Bu yüzden sadece yarım gün başlayalım dedik. Hem Barış alışsın hem ben alışayım diye.
Aradık taradık, bütün anaokullarını tek tek gezdim. Sadece 2 tanesi aklıma yattı. Biri bizim evimize biraz uzak olan Mobidik anaokulu, diğeri de henüz açılma aşamasında olan Ballı süt anaokulu. Ballı süt daha açılmadığı için onu eleyip direk daha Önce oyun gruplarına katıldığımız Mobidik’e başladık. Belki bir kaç ay sonra Ballı süt tam açılıp da sistemi de oturunca oraya geçeriz. çünkü evimize çok yakın.
Barış Mobidikten çok memnun gÖzüküyor. Tabi hala benden ayrılırken biraz ağlıyor. Ama dün ilkkez bütün gün onu yanlız bırakıp dÖndüğümde beklediğimden çok daha farklı karşıladı beni. Ben “Beni gÖrünce ağlayarak kollarıma koşacak. naz yapacak. sarılacak” diye düşünürken. Beni gÖrdü ağzının kenarında yalancıktan bir gülümsemeyle baktı sonra tekrar oyun oynamaya devam etti. Ne düşüneceğimi şaşırdım. Bir yandan çabuk uyumsağlamasına sevindim diğer yanda da artık büyümeye başladığını farkettiğim için buruldum. Daha sadece 1,5 yaşında. Daha hala bebek sayılabilir. Ama artık bensiz de idare edebiliyor. Bu beni biraz tuhaf yaptı. Annelik bÖyle birşey galiba.
Hem o hayatla daha iyi başetsin diye sık sık dışarı çıkarıp insan içine soktum. Her fırsatta babanesine veya annenesine bıraktım. Kader ablası ile parka gÖnderdim. Ama işte genede insan bukadar erken olgunlaşmasını beklemiyor. Eninde sonunda bizden uzaklaşacaklar. Kendi hayatları olacak. Okadar az ki bizimle geçirecekleri zaman. Bunu değerini bilip onunla daha çok zaman geçirmek istiyorum. İşi gücü de bu yüzden biraz geri plana atıp en azından yarım gün hiç bir işle ilgilenmeyip oğlumla evde tepineceğim 🙂