Archive for Kasım, 2012

Ateş dost mu, düşman mı?

Kasım 15th, 2012

http://beslenmebulteni.com web sitesi Ateş ve havale ile ilgili harika bir yazı yayınlamış. Kaybetmemek için burada da yayınlamak istedim.

Bebeklik ve çocukluk çağında anne ve babaları en çok endişelendiren, korkutan hastalık belirtilerinin başında “ateşâ€ geliyor. Acaba ateş gerçekten de sanıldığı kadar korkulacak bir durum mu? Bültenimizin bu sayısında editÖrümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın ateş konusunu inceliyor.

Ateş dost mu, düşman mı?

Yaşamsal fonksiyonların yerine getirilebilmesi vücudumuzun belli bir sıcaklıkta olması gerekiyor. Beyindeki hipotalamus aracılığı ile insanlar iç vücut sıcaklıklarını çok iyi kontrol ediyor ve normal koşullar altında dış ortamın sıcaklığından fazla etkilenmiyorlar. Hipotalamus, tıpkı bir termostat gibi gÖrev yaparak vücut ısısını soğuğa ya da sıcağa karşı dengeliyor.

Bu sıcaklık nispeten sabit olup dil altından yapılan Ölçümlere gÖre sabah 6.00’da 37.2oC ile ikindileyin 16.00’da 37.7 oC arasında değişiyor. Çeşitli patolojik nedenlere bağlı olarak hipotalamus vücut ısısını daha yüksek dereceye ayarladığında vücut sıcaklığı oluşuyor. Vücut sıcaklığının bu belirtilen değerlerin üzerinde olmasına ateş yüksekliği veya kısaca ateş deniyor. Çocukların normal vücut sıcaklığı erişkinlerden gÖr biraz daha yüksek. Sıcak yemek yemek, egzersiz yapmak, havanın sıcak olması ateşi 1 derece kadar yükseltebiliyor.

Dil altından Ölçülen vücut ısısı makattan Ölçülen sıcaklıktan 0.6 oC derece daha düşük, koltukaltı ısıdan ise 0.4 oC derece daha yüksek.

Bebeklik ve çocukluk çağında anne ve babaları en çok endişelendiren, korkutan hastalık belirtilerinin başında “ateşâ€ geliyor. Acaba ateş gerçekten de sanıldığı kadar korkulacak bir durum mu? Bunu anlamak için ateşin niçin yükseldiğini bilmek gerekiyor.

Ateşin belli başlı iki gÖrevi var;

Bağışıklık sistemini uyarmak
Saldırgan mikroplara dünyayı dar etmek
Herhangi bir mikrop vücudumuza saldırdığında Ön cephede savaşan ve makrofaj (büyük yiyiciler) denilen hücreler tarafından yutulur. Makrofajlar daha sonar diğer bağışıklık hücrelerini uyararak interlÖkin-1 (İL-1) denilen bir ateş yapıcı (pirojen) maddenin sentezlenmesine neden olurlar.

İL-1 ya da diğer pirojenler ve proteinler kana salgılandıklarında hipotalamus ateş merkezine giderler. Hipotalamus Il-1 ve diğer pirojenler ile temasa geçtiğinde 37oC’nin yeterli olmadığını anlar ve ateşi yükseltir. Hipotalamus prostoglandin2 (PGE2) denilen bir kimyasal üretir ve PGE2 ateş eşiğini 37oC’nin üzerine çıkartır.

Vücudumuz ateşi çeşitli mekanizmalarla yükseltiyor;

Titreme
Tiroid uyarıcı hormonun uyarılması
Damarların büzüşmesi (bu sırada eller ve ayaklar soğur)
Tüylerin diken diken olması (piloereksiyon): bu sırada terleme durur. Terleme vücudun soğutma mekanizmalarından biridir.
Ateşin faydaları

Antikor üretimini artırmak
Akyuvar sayısını artırmak (beyaz küre, lÖkositler, iyi çocuklar). Bunlar düşmanla çarpışan askerlerdir.
İnterferon salgısı artırmak: İnterferon virüslerin hücrelere saldırmasına engel olur.
Bakterilerin demirle beslenmesini engellemek
Mikropların üremesini yavaşlatmak. Yani ateş mikropların düşmanıdır, ateşi düşürmek ise mikroplara dans ettirir. Solunum yolu enfeksiyonlarının Öncelikle burunu tutması, burunun vücudun en soğuk yerlerinden biri olmasıdır.
39oC civarı ateş, mikroplara karşı savunmada optimal derecedir. Bu civardaki ateş vücudu çabuk iyileştirir. Ateş sırasında bağırsak hareketleri yavaşlar. Bu nedenle hastaya fazla yemek yedirilmesi doğru değildir. Aç kalmak ya da tavuk suyu çorbası gibi bir hafif yemek uygun olur. İstirahat, yapılan tedaviye yardımcı olacaktır. Enfeksiyon sırasında iş yapmak bağışıklık sisteminin çalışmasında kullanılan enerjinin azalmasına neden olur.

Özetle sÖyleyecek olursak ateş hastalığın sadece bir parçasıdır ve çoğu zaman da düşman değil, dosttur. Ãœstelik ateşin derecesi ile hastalığın şiddeti arasında birebir bir ilişki yoktur. Örneğin ateşi çok yüksek olan bir çocuk oyun oynamaya devam ederken ateşin normal hatta düşük olduğu çocuklar çok hasta gÖrünebilirler.

Ateş nedenleri

Ateşin birçok nedeni var. Ama çok büyük bir bÖlümünün nedeni enfeksiyonlar. Çocuklar hayatlarının ilk beş-altı yılında ve ilkokula başladıklarında çok sık virüs enfeksiyonlarına bağlı ateşli hastalık geçirebiliyor. Savunma sistemleri normal olduğu sürece her hafif geçirilen enfeksiyon onların bağışıklık sistemlerini daha da güçlendiriyor.

Diğer ateş nedenleri şunlardır;

Romatizmal hastalıklar
İlaçlar (antihistaminikler, antibiyotikler, hatta aspirin gibi ateş düşürücüler!)
Aşılar
Dehidratasyon
Diş çıkartma?
TümÖrler
Transfüzyon reaksiyonları
Ateş sırasında karbonhidrat metabolizması yavaşlar, protein ve yağ yıkımı artar. Bunun manası ateş sırasında iştahın azalmasının faydalı olduğudur. Bu nedenle anneler çocuklarını yemeye zorlamamalı. Ama su içmelerini teşvik etmelidir. Zaten iyileştikçe onların iştahı artacak, hastalık sonlanır sonlanmaz kaybettikleri kiloları alacaklardır.

Ateş zarar verir mi?

Ateş 41°C’nin üzerine çıkarsa (ki çok nadir bir durumdur) beyine zarar verebiliyor. Gerçi sağlıklı bir çocukta çok yüksek ateşin bile beyin hasarına sebep olma olasılığı çok düşük.

Ateş havale yapar mı?

Ateşli bir çocukta anne babaların en büyük korkusu çocuğun ateşe bağlı havale geçirmesidir. Ateşli havaleler ateş menenjit gibi bilinen ciddi bir enfeksiyon hastalığına bağlı değildir. Daha doğrusu genellikle ateşin bilinen bir nedeni yoktur ya da hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu vardır. Çocuğun zekası ve motor gelişmesi normaldir. Popülasyonun %4-5’inde gÖrülür. Genellikle ailede aynı tarzda hastalar vardır. 6 aydan Önce ve 6 yaştan sonra gÖrülen havaleler ateşli bile olsa ateşli havale kategorisine sokulmaz.

Ateşin havalenin ortaya çıkışındaki rolü kanıtlanamamıştır. Havale çoğu zaman ateş yükselirken geçirilirken bazen de ateş düşerken geçirilir. Belki de ateşi bir neden değil, havaleye eşlik eden bir bulgu gibi kabul etmek gerekir. Bazen çocuk çok yüksek ateşte havale geçirmezken aynı çocuk hafif ateşlerde bile havale geçirebilir.

Havale geçiren çocuğun gÖzleri dÖner, yüzü morarır, ağzı kÖpükle dolar, kollar ve bacakları kasılır ve titrer.

Basit ateşli nÖbetler 15 dakikadan fazla sürmez. Havalenin süresi genellikle 1-5 dakikadır. NÖbet sırasında solunum yolu açılır.

NÖbet sırasında fenobarbital ya da rektal diazepam kullanılabilir. Fakat hasta hekime geldiğinde nÖbet çoğu kez sonlandığı için tedaviye gerek kalmaz. Bu surumda ebeveynin sakin olması ve çocuğun ağzını temizlemesi ve kustuğunu yutmaması için yan çevirmesi gerekir. Solunum yolu açık olduğu sürece tehlike yoktur. Etrafta çocuğun çarpabileceği sivri cisimler ortadan kaldırılır.

Bu arada kasılan çocuğun bağlanması son derce zararlı.

Havale geçiren çocukların üçte birinde havaleler tekrarlar. Fakat basit ateşli havaleler epilepsiye dÖnüşmez. Bu nedenle koruyucu tedaviye gerek yoktur. Daha Önce havale geçiren çocuğa ateşlendiği zamanlarda, koruyucu olarak makattan diazepam verilmesi havaleyi Önleyebilir. Havaleden sonra EEG çektirmek gereksizdir.

Kompleks ateşli havaleler: NÖbetler 15 dakikadan fazla sürer. Taraf tutan nÖrolojik işaretler ortaya çıkabilir. %10 oranında epilepsiye dÖnebilir. Bu nedenle koruyucu ilaç tedavisi gerekebilir.

Ateş sırasında çocuk nasıl giydirilmelidir?
Birçok hekime gÖre ateşli bir çocuk, ateşin daha fazla yükselmesine neden olabileceğinden, soyulmalı ya da çok hafif kıyafetler giydirilmelidir. Acaba bu tavır ne kadar doğrudur?

Bizce her çocuğu soymak ya da hafif giysiler giydirmek doğru değildir. Eğer çocuk soluk gÖrünüyorsa, titriyorsa üşüyorum diyorsa vücut ateşi yükseltmek istiyor demektir. Yani termostatın eşik değerine ulaşılmamıştır. Bu durumda çocuğun üstünü açmak doğru değildir.

Eğer çocuk terliyorsa ya da sıcaktan rahatsız olduğunu sÖylüyorsa üstünü açın ve hafif giysiler giydirin. Büyük çocuklar ise nasıl istiyorlarsa Öyle giyinebilirler.

Soğuk tatbikat

Çok sayıda hekim ve ebeveyn çocuğun ateşini düşürmek için alın, şakaklar, koltukaltı, kasıklar ve bacak arkalarına sık sık ıslak ve ılık kompres uygularlar. Nadiren bazıları soğuk su ve alkol de uygularlar.

Soğuk su ve alkol uygulamak son derece zararlıdır. Islak ve ılık kompresler ise ebeveynleri rahatlatabilir ama çocuğa faydalı olmayıp zarar da verirler. Vücut sıcaklığı soğuk tatbikat ile termostatın eşik değerinin altına düşürülürse kısa bir süre sonra titreme ile birlikte ateş tekrar yükselecektir. Çok sayıda araştırma soğuk tatbikat yaparak ateşin düşürülmesinin zararlı olduğunu gÖstermiştir (1-6).

Ateş düşürücüler

Peki termostatın eşik değeri ilaçlarla düşürülebilir mi? Evet ateş düşürücüler termostatın yükselmiş olan eşik değerini normale getirmeye çalışırlar.

En çok kullanılan ateş düşürücüler şunlardır;

Parasetamol: Ateş düşürücü ve ağrı kesicidir, iltihabı azaltan etkisi yoktur. En çok kullanılan ateş düşürücüdür. Eğer parasetamol kullanılacaksa 4 saatten daha kısa aralıkla vermek doğru değildir. Çünkü karaciğere hasar verebilirler. Mesela parasetamol glutatyon sentezini azaltır (Glutatyon vücudun en Önemli antioksidanıdır) ve hastalığın uzamasına neden olur. Çocuk uyuyorsa ateş düşürücü saati geldi diye uyandırılmamalıdır.
Ibuprofen: Bu ilacın ateş düşürücü ve ağrı kesici etkisi olduğu gibi iltihabı azaltan etkisi vardır. Mide şikayetlerine neden olur.
Aspirin: Bu ilacın ateş düşürücü, ağrı kesici ve iltihabı azaltan etkisi vardır. Aspirinin çok nadir de olsa koma ve Ölüme neden olabilen Reye sendromu yapma olasılığı vardır. Bu nedenle çocukluk çağında ateş düşürücü olarak kullanılmaz.
Ateş düşürücü kullanmak doğru mudur?

Ateş enfeksiyonların düzelmesine yardımcı olduğuna gÖre ateş düşürücü vermek prensip olarak yanlıştır. Ãœstelik ateş düşürücülerin çok sayıda yan etkisi de vardır. Ama ciddi bir ağrı ateşe eşlik ediyorsa ateş düşürücü kullanılabilir (ateş düşürücüler aynı zamanda ağrı kesicidir).

Ateş düşürücüler hastalık süresini kısaltır mı?

Tam tersine ateş düşürücüler hastalık süresini uzatabilir. Mesela bir araştırmada ateş düşürücü alan gripli hastalarda hastalık 8.8 gün sürerken, ateş düşürücü almayanlarda bu süre 5.3 gün olarak bulunmuş (7).

Başka bir araştırmada Ateş düşürücülerin suçiçeğinin süresini artırdığı gÖrülmüştür (8).

Hekim, hemşire ve ebeveynlerin ateş hakkındaki gÖrüşleri nelerdir?

İsrailli bir grup araştırıcı 2000’in üzerindeki hekim, hemşire ve ebeveyn üzerinde bir anket yaparak şu sonuçlara ulaşmışlar (9).

Ebeveynlerin ancak %43’ü 37-38oC arasındaki ateşin faydalı olduğunu sÖylemiş. Bu oran hekimlerde %86 ve hemşirelerde%64 imiş.

Ebeveynlerin çoğu başka bir belirti olmasa bile 37-38C arasındaki ateşi düşürdüklerini sÖylemişler. Hekimlerde bu oran %11 imiş.

Türkiye’de 238 ateşli hastanın ebeveynleri ile yapılan bir araştırmada çocukların %86.1’ine hastaneye gelmeden Önce ateş düşürücü bir işlem uygulandığı belirlenmiş (10). Ailelerin %44.5’i ateşi düşürmenin doğrudan hastalığı da iyileştirmek demek olduğunu, sadece ateşi düşüremediği için hastaneye geldiği, hatta düşürmek için kolonya, alkol ve sirkeli su gibi yÖntemleri sıklıkla uyguladıklarını belirtmişlerdir. Ebeveynlerin ateşe ait bilgi düzeyi değerlendirildiğinde anne mesleği, eğitim düzeyi ve yaşı arasında ilişki gÖzlenmemiş.

Ne zaman doktoru aramalı?

Yenidoğan bebekler: hasta gÖrünsünler gÖrünmesinler eğer ateşleri >38.5C ise. (Doktora gÖtürene kadar emzirmeye devam edilmesi gerekiyor).
1-3 ay arasındaki çocuklar: >38.5oC ise ve hasta gÖrünüyorsa.
3ay-3yaş: 1-3 ay arasındaki çocuklar: >39oC ise ve hasta gÖrünüyorsa.
>40oC’üzerinde ise her yaş ve her durumda.
Hasta yukarıdaki dÖrt kategoriye de girmiyorlarsa sadece sıvı alımı artırılır ve çocuk istirahat ettirilir. Zaten çocuk da oynamak istemez.

• Ateşle beraber çocuğunuzda susturulamayan sürekli ağlama, sürekli uyuklama hali, bilinç bulanıklığı ve sayıklama, ateşle beraber vücutta kızarıklık bulguları varsa,
• Ateş 3 günden daha uzun sürmüşse,
• Ateşle beraber nefes darlığı, kulak ağrısı, boğaz ağrısı, ense sertliği, sık idrara çıkma, idrar renginde değişiklik, karın ağrısı, kusma, ishal, eklemlerde kızarıklık, ağrı ve şişme mevcut ise, çocuğunuzu mutlaka doktora gÖtürmelisiniz.

Ateş Nasıl Ölçülür? (http://pediatrist.blogcu.com/ates-nasil-olculur/6147158)

Vücut sıcaklığı termometre ile Ölçülür. Elle ateşi tahmin etmek güvenilir bir yÖntem değildir. Günlük hayatta ateş Ölçümü amacıyla klasik cam termometreler, elektronik termometreler, tek kullanımlık kristal termometreler, kulak termometreleri ve kağıt termometreler kullanılmaktadır. Çocuklarda cam termometrelerin vücut ısısı Ölçümü amacı ile kullanılması artık Önerilmemektedir. AAP (Amerikan Pediatri Akademisi) bebek ce çocuklarda cam termometre kullanımını kesinlikle tavsiye etmemekte olup, ABD ve gelişmiş bazı ülkelerde cam termometre kullanımı yasaklanmıştır.

Vücut sıcaklığı ağızdan, koltuk altından, makattan, kulaktan ve ciltten Ölçülebilir.

Makattan (Rektal) Ölçüm

Vücut sıcaklığının Ölçülmesinde altın standart olarak kabul edilen vücut bÖlgesidir. Makattan Ölçüm için dijital termometreler kullanılabilir. Termometrenin temiz olduğundan emin olunmalıdır. Alkol ile temizlenmelidir. Çocuğun kalçası yukarıda tutularak kucağa yatırılır ve hareket etmemesi sağlayacak şekilde tutulur. Dijital termometre ucu vazelin veya jel ile yağlanır ve çocuğun makadının içine 1.5-2 cm kadar nazik bir şekilde ilerletilir. En az 3 dk süre ile makat içinde kalması sağlanır. Dijital termometre Ötene kadar tutulur. Normal rektal vücut sıcaklığı 36.6-38oC arasında değişir. Rektal bÖlge kas dokusu ile çevrili olduğundan, vücut iç sıcaklığındaki artış veya azalmanın bu bÖlgeye yansıması zaman alır. Makatta dışkının bulunması rektal Ölçümü etkileyebilir. Ölçüm sırasında bebeğin kalçası iyi sabitlenmez ise zedelenmelere yol açabilmektedir. Son zamanlarda rektal Ölçüm çocuklarda da Özel durumlar dışında Önerilmemeye başlandı.

Koltuk Altı Ölçüm (Aksiller)

Dijital termometre alkol veya temiz su ile temizlendikten sonra ucu koltuk altına gelecek şekilde yerleştirilir. Burada en az 3 dakika kalmalıdır. Koltuk altı Ölçümde normal değerler 34.7-37.3 oC arasında değişmektedir. Koltuk altı Ölçümün herhangi bir sakıncası yoktur. Yenidoğan dÖnemi de dahil olmak üzere tüm yaş gruplarında Önerilir.

Ağızdan Ölçüm

Termometrenin ağız içinde tutulması gerektiğinden 5 yaşından küçüklerde bu Ölçüm tekniği genellikle başarısız olmaktadır. Ağızdan Ölçüm için dijital termometreler kullanılır. Termometre dilin altına yerleştirilir ve burada 3 dakika tutulur. Eğer çocuk sıcak veya soğuk bir şey yemiş ise ateş Ölçümü 10 dakika bekledikten sonra yapılmalıdır. Ağızdan Ölçümde normal vücut sıcaklığı 35.5oC ile 37.5oC arasındadır. Ağızdan Ölçüm küçük çocuklarda tercih edilmez. Çünkü termometrenin dilaltında bekletilmesi zordur.

Kulaktan (Timpanik) Ölçümü

Timpanik infrared termometreler kulak zarından salınan termal radyasyonu tespit etme ilkesi ile çalışır. Bu yÖntem vücut kor sıcaklığını yansıtmada duyarlı bir yÖntemdir. Hızlı bir Ölçüm sağlamakla birlikte kulak termometreleri diğer termometrelerden daha pahalıdır. 6 yaşın altında güvenilirliği sınırlıdır. Küçük çocuklarda dış kulak yolu S şeklinde ve kavisli olduğundan termometre ucu kulak zarını gÖremez ise hatalı Ölçüm yapar. Bu nedenle 2 yaş altındaki çocuklarda kulaktan Ölçüm Önerilmez. Ayrıca diş kulak yolu salgıları (buşon) nedeni ile tıkanmalarda zarı gÖremez ve okuyamaz. Kulaktan Ölçümde normal vücut sıcaklığı 35.8-38o C arasında değişir.

KAYNAKLAR

Purssell E.Physical treatment of fever.Arch Dis Child.2000;82(3):238-9.
Newman J. Evaluation of sponging to reduce body temperature in febrile children. Can Med Assoc J. 1985 Mar 15;132(6):641–642.
Sharber J. The efficacy of tepid sponge bathing to reduce fever in young children. Am J Emerg Med. 1997 Mar;15(2):188–192.
Kinmonth AL, Fulton Y, Campbell MJ. Management of feverish children at home. BMJ. 1992 Nov 7;305(6862):1134–1136.
Mahar AF, Allen SJ, Milligan P, Suthumnirund S, Chotpitayasunondh T, Sabchareon A, Coulter JB. Tepid sponging to reduce temperature in febrile children in a tropical climate. Clin Pediatr (Phila) 1994 Apr;33(4):227–231
Agbolosu NB, Cuevas LE, Milligan P, Broadhead RL, Brewster D, Graham SM. Efficacy of tepid sponging versus paracetamol in reducing temperature in febrile children. Ann Trop Paediatr. 1997 Sep;17(3):283–288.
Plaisance KI, Kudaravalli S, Wasserman SS, Levine MM, Mackowiak PA. Effect of antipyretic therapy on the duration of illness in experimental influenza A, Shigella sonnei, and Rickettsia rickettsii infections.Pharmacotherapy. 2000 Dec;20(12):1417-22.
Sarrell M, Cohen HA, Kahan E. Physicians’, nurses’, and parents’ attitudes to and knowledge about fever in early childhood. Patient Educ Couns. 2002;46(1):61-5.
Eliaçık K, Kanık A, Oyman G, Rastgel H, GüngÖr S, Anıl M, Helvacı M, Bakiler AR. Ebeveynlerin Ateş Hakkındaki Bilgi, İnanış ve Yanlış Uygulamaları. Adnan Menderes Tıp fakültesi Dergisi. 2012: 13 ( 1): 5-7
White LB, SMavor S. http://www.whale.to/vaccine/white.html

Posted in  Sağlık   Ateş dost mu, düşman mı? için yorumlar kapalı

Öksürük !!

Kasım 13th, 2012

Bu aralar malum havalar soğudu. Ve annelerin sıklıkla sorduğu soru şu “Öksürüyor ne yapmalıyım ? ”

Her şeyden Önce ben doktor değilim. Yazacaklarım sadece bir annenin tecrübelerinden ibaret. Eğer çocuğunuzun hastalığı ile baş edemiyorsanız mutlaka doktora gidin. Eger Öksürüge siddetli karin agrisi veya dÖküntü eslik ediyorsa hemen doktorunuzu arayin.

Öksürük ile ilgili bir kaç Öneriyi aşağıda bulabilirsiniz. Bu Öneriler eski doktorumuzun bize kazandırdığı tecrübelerin bir bileşimi. Kendisine çok teşekkür ediyorum bir kez daha.

Öksürüğün bir çok nedeni olabilir. Grip, alerji, reflü ve ciddi diğer hastalıklar. İlk Önce çocuğun neden Öksürdüğünü belirlemek lazım. Eğer Öksürük yeni başladı ise hiç telaşa gerek yok. Genelde sadece ufak çaplı bir griptir. Burun tıkalı ise ilk Önce onu açmakla başlayın işe. Burun nasıl açılır, güzel bol buharlı bir banyo ile. Akşam yatmadan Önce güzel uzunca bir banyo yaptırın. Ateş varsa ateşi düşürmek için de banyo oldukça faydalı olur. Ancak banyo ısısı yüksek olmamalı. Ateşi düşürmek için ılık olmalı. Banyoda burnunu güzelce temizleyin. Banyodan sonra iyice kurulayıp sıkıca giydirdiğimiz çocuğu hafif serin bir odada tutun. Oda sıcaklığı 21 dereceyi geçmesin. Çünkü sıcak sinüsleri şişirecek ve burundan nefes almayı daha da güçleştirecektir. Ev kaloriferli ise odayı nemlendirmek için kaloriferin üzerine ıslak havlu koyulmalı. Oda fazla kuru ise bu da Öksürük için zemin hazırlar.

Çocuk Öksürüyor diye hemen Öksürük şurubu vermeyin. Eğer doktora gitti iseniz ve doktor Öksürük şurubu Önerdi ise ona Belçika’da 6 yaşın altındaki çocuklara Öksürük şurubu vermenin yasak olduğunu hatırlatın. Çocuğun yaşına gÖre bitki çayı hazırlayın. Çok daha etkili ve güvenli olur. Eğer bebekse sadece ıhlamur çayı ve çay kaşığının ucu ile bal olabilir. Bebek çok küçükse bal da koymayın. Eğer çocuk 2 yaşından büyükse, adaçayı ve ıhlamur karışımı yapın. 3 yaşından büyükse hatmigül çiçeği de Öksürük için oldukça iyi.

Uyuduğu oda en fazla 19 derece olmalı. Oda iyi havalandırılmış olmalı. Hatta dışarıda kar bile olsa cam hafif açık olursa çok daha iyi olur.  Tabi ev sobalı ise camı açmayın, içerisi aşırı soğuyabilir. Çocuğun üzerini açmaması ve üşümemesi için penye uyku tulumu giydirebilirsiniz.

Eğer burun akıntısı banyodan sonra da devam ediyorsa yatmadan Önce burnu açmak için burnuna serum fizyolojik sıkabilirsiniz. Bu burnu açacak ve geniz akıntısına engel olacaktır.

Öksürüğün nedenlerinden biri de reflüdür. Eğer çocuk gece besleniyorsa veya yatmadan hemen Önce yedi ise bu reflüye neden olur ve boğazdaki tahriş nedeni ile Öksürük başlar. Gece yatmadan en az 1 saat Önce yemek yemeyi kesmelidir. Gece yatmadan Önce içilen süt de buna dahildir. Özellikle süt salgıları arttırdığı için Öksürüğü daha da arttırır. Sut derken anne sütünden bahsetmiyorum. Çünkü anne sütü ayni zamanda antikorlarida barindirdigi icin cok faydalidir. Hala anne sutu alan bir bebekse bol bol sut verilmelidir. Eğer reflüden dolayı Öksürük varsa çocuğun yastığı yükseltilmelidir. İki yastığı üst üste koyarak yükseltebilirsiniz.

Eğer çocuk Öksürüyorsa vücudunda bir rahatsızlık var ve bununla savaşıyor demektir. Bu savaşı daha çabuk kazanabilmesi için ona yardımcı olmamız gerekiyor. Eğer çocuğun iştahı yoksa onu zorlamayın. Çok yemek yemek sanılanın aksine vücudu yorar. Bu nedenle hasta olan insanlar otomatik olarak yemeden içmeden kesilir. Bu dengeyi zorlayarak bozmamalıyız. Eğer çocuk bir şeyler yiyebiliyorsa abur cubur ve meyveyi kesmelisiniz. Sadece sebze yemeli. En az 1 hafta sebze diyeti uygulayın. Et ve tavuk da yememeli. Bol sıvı tüketmeli. Çorbalar ve bitki çayları ile desteklenmeli. Eğer kreşe gidiyorsa bir kaç gün gÖndermemekte yarar var. Çünkü oradan kapacağı başka bir mikrop ile savaş ikiye katlanacak ve iyileşmesi daha da güçleşecektir.

Bol açık havaya çıkılmalı ve temiz havada hafif yürüyüşler yapılmalıdır. Alışveriş merkezi gibi insan sayısının çok olduğu havalandırmanın yapay yollarla yapıldığı yerlerden uzak durulmalı.

Sıklıkla duyduğum ama hiç başımıza gelmeyen bir durumda Öksürüğün ciğerlere inmesi !! İnanın bu ne demek bilmiyorum. Tek bildiğim 4 senedir yukarıda yazdıklarımı uyguladım ve 2-3 günü geçmedi Öksürükleri oğlumun. Doğal olarak da ciğerlere inmedi. Bu nedenle bu durum hakkında bilgim yok. Umarım hiç ihtiyacımız da olmaz.

Umarım anneler bu yazdıklarımı uygulayarak miniklerin rahatlamasını sağlarlar. Ancak ateş 3 günü geçerse ve Öksürük inatçı çıkar ve bütün bunlara rağmen geçmezse mutlaka doktora gitmelisiniz.

Posted in  Günlük   3 Comments »

Anatomi kitabı

Kasım 13th, 2012

Barış bey ile evden çıktık. Okula gideceğiz.
“anne bana anatomi kitabı alır mısın ?” alla alla dedim
“e ne var o kitapta”
“insan vücudunu anlatıyor. Biz simdi Öksürüyoruz ya. Ciğerlerimiz ağzımızdan çıkıyor. Sonra patlıyor”.
Sonuç: Hemen koşup kitabi aldım 🙂

Posted in  Günlük   Anatomi kitabı için yorumlar kapalı

İlk alışveriş

Kasım 10th, 2012

Buyudu bu sipa yaa. Paladium dayiz. Bir cafe de otururken limonata istedi. Git kendin al dedim. Aldi parayi girdi siraya. Cokda kalabalik. Amcalar eziyor bunu gormedikleri icin. Aralardan siyrildi. Kasaya kadar ilerledi. Kasadaki abla neyseki gordu Barisi. limonata istiyorum dedi bizimki. Limonata yokmus. Portakal suyu vereyim dedi. Tamam, dedi bizimki. Portakal suyunu hazirladi ablasi. Neyseki ciddiye aldilar oglumu 🙂 parasini kim odeyecek diye sordu abla. Bizimki uzatti parayi. 1 lirada eksik cikti para. O sirada devreye girdim ben. Uzaktan “gondereyim 1 lira” dedim. Kasadakiler gulerek tamam gerek yok isareti yaptilar. Aldi postakal suyunu geldi masaya. Boylece ilk resmi yanliz alisverisini de yapmis oldu bizimki. Gururluyuz 😛

Posted in  Günlük   İlk alışveriş için yorumlar kapalı